Audi Concept C Londra’da Sahneye Çıktı: Dört Halka Yeni Bir Çağa Giriyor
Audi, geleceğe dair vizyonunu doğrudan Piccadilly Circus’a taşıdı. Londra’daki özel bir etkinlikte marka, yeni tasarım felsefesini tanıtan ve hem bir dönemin sonunu hem de yenisinin başlangıcını simgeleyen üstü açık Audi Concept C’yi tanıttı.
Audi’nin tasarım patronu Massimo Frascella, Concept C’yi “sezgisel, kendine güvenen ve kesinlikle Audi olan yeni bir tasarım dilinin ilk ifadesi” olarak tanımladı. Frascella, “Gerçek netlik, gereksiz her şeyi ortadan kaldırmaktan gelir” diyerek markanın yeni yaklaşımını özetledi. Jaguar Land Rover’dan transfer edilen Frascella’nın Audi’deki ilk büyük konsepti olan bu otomobilde, Jaguar’ın son konsept çalışmalarının izleri açıkça görülüyor.
Concept C, Audi’nin köklü geçmişinden güç alıyor. Dikey “Singleframe” ızgarası, 1930’ların Auto Union Type C yarış otomobilinden ilham alıyor ve artık daha alçak ve geniş bir şekilde konumlandırılmış. Her bir far, dört yatay ışık modülüne sahip; bu görsel imza, muhtemelen gelecekteki seri üretim Audi’lerde de karşımıza çıkacak.
Tanıtımda, Audi kimliğini şekillendiren Ur-quattro, TT ve R8 gibi ikonlara da saygı duruşunda bulunuldu. Concept C, bu mirası önümüzdeki on yıla taşımayı hedefliyor; tıpkı TT’nin minimalist sportifliği yeniden tanımladığı gibi, retro ruhu dijital hassasiyetle harmanlıyor.
Radikal sadelik iç mekânda da devam ediyor. Temiz geometriler, eloksallı alüminyum, titanyum renkli yüzeyler ve fiziksel kumandalar, günümüzün dokunmatik ekran fazlalığına bilinçli bir karşı duruş sergiliyor. Dokunsal unsurlara sahip yuvarlak direksiyon simidi, sürüşün sanal değil, mekanik bir eylem olduğu günleri hatırlatıyor.
Bir Audi cabriolet’de ilk kez elektrikli açılır-kapanır sert tavan kullanılmış. Böylece otomobil, ister açık ister kapalı olsun, heykelsi siluetini koruyor.
Lansman, Piccadilly Circus’un en yeni deneyim mekanı Below The Lights’ta gerçekleşti. 14 metre genişliğindeki LED ekran, Concept C’nin detaylarını ve işçiliğini öne çıkardı.
Concept C, Audi’nin nereye gittiğine dair bir tasarım pusulası işlevi görüyor: Daha az görsel gürültü, daha fazla sezgi ve karakter. Bir zamanlar teknolojinin dilini konuşan marka, şimdi aynı fikri daha fazla özgüvenle ifade etmeye çalışıyor. Müşterilerin bu değişimi takdir edip etmeyeceği ise ayrı bir mesele.