



























































































































































Mazda CX-80: Avrupa'nın Kasvetli Gökyüzünde Dizel İsyanı
Günümüz otomobil pazarını bir akşam yemeği daveti olarak düşünürsek, Mazda köşede konyak yudumlayıp neden herkesin kereviz sapı kemirdiğini sorgulayan kişi olurdu. CX-80, çocuklar ve köpekler Golf’e sığmayınca alınan sıradan yedi koltuklu SUV’lardan değil. Bu model, Mazda’nın kimsenin sormadığı bir soruya verdiği farklı, çekici ve asi bir yanıt: “Hem pratik hem de akıntıya tamamen ters yüzen bir aile arabası yapılabilir mi?”
Bir zamanlar dünyaya döner motoru ve MX-5’i sunan Mazda, yine sektörün aksi yönüne gitmeyi seçmiş. Herkes elektrikliye geçerken, Mazda Avrupa için yepyeni bir büyük dizel motor geliştirmiş. Dizellerin, vegan bir kafede puro yakan biri gibi bakışlara maruz kaldığı bir pazarda.
CX-80 bir orta yaş bunalımı değil, Japon mühendisliğinin ve pragmatik cesaretin ürünü. CX-60’ın uzatılmış hali, şimdi üçüncü sırayla birlikte tüm aileye, eşyalarına ve hatta canı sıkılan bir bulldog’a yetecek alan sunuyor. Çevreyi düşünenlere ise plug-in hibrit seçeneği mevcut, yani herkesin ihtiyacına teorik olarak cevap var.
Rakipleri Škoda Kodiaq ve Hyundai Santa Fe ütülü beyaz gömlekse, CX-80 farklı bir tarzın temsilcisi. Bir davete kadife ceket ve şapkayla gelip yarım saat boyunca dizelin veganlıktan üstün olduğunu tartışmaya hazır birini düşünün. Amacı, Land Rover Discovery boyutlarında bir aracı, ömür boyu borçlanmadan almak isteyenlere alternatif sunmak.
İlk bakışta CX-80, CX-60’ın uzatılmışı gibi duruyor. Ön cephede aynısı: aynı krom ızgara, kıs kıs gülen LED farlar, pürüzsüz tampon. Tasarım ekibi belli ki “Aynı, ama daha uzun” notunu düşmüş.
Yandan bakınca işler değişiyor. CX-80 devasa. Dingil mesafesi Volvo XC90’dan, hatta BMW X7’den uzun. Şehirde bir uca park ederseniz, bagaj kapağı başka posta kodunda kalabilir. Bu ekstra uzunluk, düz çizgileriyle araca asil ve sade bir profil kazandırıyor; adeta gövdeye özenle ütü çekilmiş gibi.
CX-60’ın sportif tavrına karşılık, CX-80 daha olgun. Büyük panjur ve parıltılı ışıklarla dikkat çekmeye çalışan diğer SUV’ların aksine, CX-80 şık ama abartısız. Gösterişli değil, sıkıcı hiç değil; pahalı ama göz yormayan bir takım elbise gibi.
Detaylara dikkat! Uzun kaput ve geriye çekilmiş kabin, altında pamukla doldurulmuş plastik bir motor kapağından fazlası olduğunu belli ediyor. Gerçek altı silindirli motorlar burada, tork sohbetinden çekinmiyor. O uzun burun, gaz pedalına bastığınızda bir şeyler olacağının garantisi.
Jantlar mı? 18 inçten başlıyor ama dürüst olalım, kim büyük bir SUV’da küçük jant ister ki? Çoğu CX-80’de 20 inçlikler olacak. Elbette biraz daha lastik sesi ve titreşim demek, özellikle bahar yollarımızda. Ama şu oranlara bakınca, kim lastik sesini umursar ki?
CX-80’in içine adım attığınızda Japon lüks otelinde gibi hissediyorsunuz: her şey el işçiliğiyle tamamlanmış, havanın bile bir maliyeti var gibi. Sert plastik ya da ucuz sahte ahşap yok. Gerçek akçaağaç, soğuk metal ve öyle yumuşak Nappa deri var ki Mazda’nın masaj eğitimi almış bir sığır sürüsü beslediğini düşünebilirsiniz.
Mazda, iç tasarım felsefesine Kaichō ve Hachō adını veriyor; sumo güreşçilerini andırsa da, aslında tüm malzemelerin ve desenlerin uyumlu, hafif kusurlu bir ritimde bir araya gelmesini ifade ediyor.
İkinci sırada şehir merkezindeki birçok daireden fazla alan var. Koltuklar kayıyor, arkaya yaslanıyor; ister uyuyun ister bacaklarınızı uzatın. Üçüncü sıraya geçiş biraz akrobatik, özellikle boyunuz uzunsa, ama en azından gerçek bir erişim var; bazı yedi koltuklularda olduğu gibi sembolik bir sürünme alanı değil.
1.90’ı aşıyorsanız ve üçüncü sırada rahatlık umuyorsanız, bol şans. Fizik tedaviye yolunuz düşebilir. Burası çocuklar ve ufak yetişkinler için ideal. Üç sıra koltuk açıkken bagajda birkaç küçük valiz ve su şişesi anca alır. Market alışverişleri porsiyon kontrolüyle birleşiyor; fazla alacak yer yok.
Üçüncü sıraya ihtiyacınız yoksa, koltuklar düz yatıyor ve dev bir bagaj ortaya çıkıyor. Ailenizin valizlerini, hatta komşununkileri de sığdırmak mümkün.
Kaptan koltuklu altı kişilik versiyonu seçerseniz, iş başka bir seviyeye çıkıyor: iki lüks koltuk, açık koridor, uçakta business class tadı, kabin memuru azarı olmadan.
Sürücü kokpiti mi? Mazda, her işlevin dokunmatik ekranda gizlendiği panellerden uzak durmuş. Klima için gerçek düğmeler var, müzik için de. Hatta bildiğimiz döner bir kumanda da mevcut. Başta tuhaf gelebilir ama biraz kullandıktan sonra ekranda Mars aracı programlar gibi uğraşmamanın değerini anlıyorsunuz.
Araba ile konuşmayı sevenlerdenseniz, CX-80’de Amazon Alexa var. “Alexa, ısıyı artır!” deyin, biri gerçekten dinliyor.
12.3 inçlik ana ekran ve dijital gösterge paneli önde, doğru donanımı seçerseniz Bose 12 hoparlörlü ses sistemi bile var; radyoyu bile özel kılıyor.
Mazda, CX-80 ile SUV dünyasına dizeli geri getiriyor. 3.3 litrelik sıralı altı silindirli motor, 550 Nm tork ve neredeyse iki tonluk gövde, sanki görünmez bir balonla çekiliyormuş gibi hareket ediyor. 0’dan 100’e 8.4 saniyede ulaşıyor. Hiç fena değil.
Alt devirlerde öyle bir çekiş var ki, bagaj kapağını açık kullansanız, arkanızdaki araçlar tork dökülecek diye yavaşlayabilir. Düşük devir, sakin bir homurtu; her şey rafine ve zarif. Sanki okul servisi değil, imparator gibi yol alıyorsunuz.
Bazı rakipler, yakıt tasarrufu bahanesiyle titreşimli dört silindirli motor sunuyor. Mazda bunlara girmiyor. CX-80 gerçekten verimli: Gerçek kullanımda 100 km’de 6 litrenin altına inmek mümkün. 70 litrelik depoyla 1000 km’yi rahat aşarsınız. Kısacası, bu araba bayramda bile amcanızdan az içer.
CX-80, tıpkı eski spor otomobiller gibi arkadan itişli bir platforma sahip. Ve trafikteki bir kuyruk kadar uzun olmasına rağmen, şaşırtıcı bir zarafetle dönüyor. Virajlarda hantal bir su aygırı gibi devrilmiyor. Direksiyon hassas, gövde salınımı var ama fizik kuralları iyi yönetilmiş; Nürburgring’de rekor denemiyorsunuz tabii ama güven hissi üst düzey.
Süspansiyon pamuk gibi yumuşak değil. Mazda, yoldan biraz geri bildirim bırakmış ki bu, günümüz crossoverlarında neredeyse kayboldu. Yolu gerçekten hissediyorsunuz. Evet, keskin çukurlar ve dalgalı asfalt, özellikle 20 inçlik jantlarda kendini hissettiriyor. Gerçek premium konfora biraz mesafe var.
Dört çeker seçenekli ve CX-80 kar ya da yağmurda güven veriyor ama tam bir Defender rakibi değil. Ciddi arazi modları ya da düşük vitesler yok; bu araba asfaltta, karda kaymak için tasarlanmış, dere tepe aşmak için değil.
Plug-in hibrit versiyon da var: 323 beygir, 500 Nm, 0-100 km 6.8 saniye, 60 km sadece elektrikle menzil. Kağıt üzerinde etkileyici, fakat bu versiyon test edilmedi. Kısa şehir içi sürüşler ve CO₂ tablosunu etkilemek için ideal. Ama gerçek sürüş keyfi istiyorsanız, altı silindirli dizel CX-80 sizi çağırıyor.
Büyük arabalar sırf büyük diye güvenli sananlara, Mazda CX-80’in direksiyonunu verin ve gerçek güvenliği arabanın kendisi göstersin.
Gerçek: CX-80, Euro NCAP testlerinden tam beş yıldız aldı. Üstelik 2024’te büyük SUV’lar arasında sınıfının en iyisi seçildi. Neden mi? Öncelikle Mazda, sürücünün uyukladığını algılayan ve gerekirse kontrolü devralabilen bir sistem ekledi. Hafta sonu mangalından ve üç litre salatalık suyundan sonra gözünüz kayarsa, CX-80 çoğu araç gibi sadece ötmekle kalmıyor. Sessizce direksiyonu ele alıyor, yavaşlıyor, güvenli bir yere park ediyor, dörtlüleri yakıyor ve hatta kapıları açıp sağlık ekiplerinin daha hızlı ulaşmasını sağlıyor. Bir sonraki adım duygusal destek sunması olabilir.
Dahası da var. Mazda Co-Pilot, i-Activsense, Cruising & Traffic Support; kulağa Bond filmi ekipmanı gibi geliyor ama hepsi çalışıyor. Araç göz ve el hareketlerinizi izliyor, şeritte tutuyor ve gerektiğinde otomatik fren yapabiliyor. Şeritten çıkarsanız ve yaklaşan bir Škoda ya da motosikletli grup varsa, CX-80 seyirci kalmıyor; sizi güvenliğe geri yönlendiriyor.
Akıllı Fren Destek sistemi, öndeki araç ve yayaların yanı sıra karşıdan gelen trafiği de algılayıp fren yapıyor. Fazla korumacı gibi mi? Unutmayın, direksiyondayken ne kadar Instagram’da gezindiğinizi. Bazen aracın sizin yerinize düşünmesi daha iyi.
Bitmedi. CX-80, yolculuk başında arka kapıyı açtığınızı hatırlıyor. On saatlik trafikten sonra kendinizi dışarı atmak isterken, Mazda kibarca “Arkada birini ya da bir şeyi unutmadınız mı?” diye soruyor.
Tüm bu teknoloji, sağlam bir pasif güvenlik altyapısıyla destekleniyor. CX-80’in gövdesi adeta tank gibi güçlendirilmiş, her tarafta hava yastığı var; önde, yanda, perde şeklinde ve hatta öndeki yolcular arasında dostça kafa tokuşunu önleyen merkezi bir yastık bile mevcut. A sütunları, köşeden aniden çıkan yayaları görmenize yardımcı olacak şekilde tasarlanmış.
Kör nokta uyarısı, çapraz trafik asistanı, otomatik uzun farlar ve tüm klasik güvenlik donanımları da mevcut. Çünkü 550 Nm tork ve iki tona yakın bir gövdeyle yolda kayarken, kriz anında aracınızın arkanızda olduğunu bilmek istersiniz.
Kısacası, Mazda CX-80 büyük ve iddialı ama bu süreçte pek hata yapmamış.
CX-80, sıradan ve gri plastikli aile SUV’larından değil. Cesur ve kendine sadık bir model; iyi sürüyor, asil görünüyor ve sizi tank gibi koruyor.
Ve o altı silindirli dizel var ya… Mazda, ipeksi, dolgun ve tatmin edici bir motor sunuyor; her gaza bastığınızda dünyada hâlâ umut olduğuna inanıyorsunuz.
Mükemmel araba mı? Elbette hayır. Eğer SUV’unuzun kasislerde gölde süzülen bir tekne gibi gitmesini istiyorsanız, dört tekerlekli bir kanepe alın. Mazda CX-80 yol bozulunca bunu doğrudan size söylüyor. Ama genel paket olarak, ortalamanın çok üzerinde.